Reis ne demişti?

Bir belediye başkanı ve başkan adayı, propaganda yaparken en çok nerede zorlanır?

Bu yazıyı okuduğunuz için teşekkür ederiz, abone olmayı unutmayın!/ Thank you for reading this post, don't forget to subscribe!

– Kadınlara kendini beğendirmeye çalışırken!

Erzurum’da Büyükşehir Belediye Başkanı ve başkan adayı Mehmet Sekmen, seçileceği garanti olmasına rağmen çok çalışıyor. Sıkı bir kampanya yürütüyor.

İlçe, köy, mahalle gezileri/toplantıları yetmiyor. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla iftarda buluşuyor. Esnaf ziyaretleri yapıyor. Kahvehanelerde vatandaşlarla muhabbet ediyor.

Kadınlarla da daha dar kapsamlı ev toplantılarında bir araya gelip icraatlarını anlatıyor. Yeni dönem için planlarını paylaşıyor. Bu ortamlarda kadınların istekleri, merakları, eleştirileri ve hesapsız-kitapsız (ve samimi) soruları sıkıntı yaratabiliyor. Genellikle hoşuna giden şeyleri duymaya alışkın siyasetçiler için zor bir durum…

Bu toplantıların birisinde kadınlardan biri kısa bir süre önce Gümüşhane, Trabzon ve Rize’ye yaptığı geziden gördüklerinden hareketle,

“Oralarda sokakta neredeyse hiç çöp görmedim. Ama Erzurum’da durum tam tersi. Çalışanlarda mı bir sorun var; niye bu kadar pis sokaklarımız?” diyecek oldu.

Bir belediye başkanına böyle soru sormak artık cesaret ister.

Ama dedik ya kadınlar hem meraklıdır hem titiz; hem de herhangi bir hesap-kitap yapmazlar. Ve akıllarına geldiği gibi soruyu sorarlar…

Ama buna rağmen soru muhatabını rahatsız eder ve cevabını azarlar gibi verir: “Nasıl olur? Ne hakla Gümüşhane gibi, Trabzon gibi illerle koca Erzurum’u kıyaslarsınız?”

Soruyu soran kadın kendinden emindir. Gerçekten de hele de kıştan yeni çıkmakta olan Erzurum’un birkaç cadde ve sokağı dışında her tarafı berbattır. Zaten bilen bilir ki, Erzurum gibi kış şehirleri kar ve buz örtüsü kalkana kadar temizlik yapılamadığı için her şeyi örten o örtü eriyip kalkınca yollardaki aşınma, çukurlar, çöpler, bozulan kaldırımlar bir anda ortaya çıkar.

Kar-kış yaşamayan şehirler için bahar temizliği sıradan bir iş iken Erzurum için yolların, sokakların, caddelerin ve kaldırımların yeniden elden geçirilmesi anlamına gelir.

(Pisliğin insanların özensizliğinden, belediyenin yeterince çalışmamasından filan kaynaklanan sebepleri de var tabii. Ama apaçık ortada olan bir şey var ki, evet, çöp, çukur, çamur bu şehir için önemli bir sorun. Ve yine gidenler görmektedir ki Gümüşhane, Trabzon filan buradan daha temiz!)

Aynı toplantıda yine kibir kokan bir tepkisi daha oldu Sekmen’in.

“Kamu kurumlarında, avm’lerde, hastanelerde mescitler, niye hep bodrum katlara, ulaşılması zor yerlere, diplere yapılıyor?” sorusuna karşılık, “Kıymetini bilin, halinize şükredin! Eskiden ne durumdaydık, unutmayın!” diye yine ters bir cevap verdi.

Sanki belediyelerde 25-30 yıldır, merkezi iktidarda 22 yıldır işbaşında olanlar, farklı bir anlayışın/siyasetin temsilcisiymiş gibi… 25-30 yıl kendilerine en yüksek destek verilmemiş gibi… Sanki çeyrek asır, memleketin hastane, avm, kamu binası mescitlerini yapmak ve elden geçirmek için yeterli değilmiş gibi…

Özelde Sekmen’in genelde Ak Partili belediyelerin Erzurum’da ve Türkiye’nin dört bir yanında çok iyi iş çıkardıklarını, memleketin çehresini değiştirdiklerini inkâr etmek mümkün mü?

Kimse böyle bir şey yaptı mı?

Hayır!

Ama bu tavır çok kırıcı, incitici, rahatsız edici.

Duymaya alıştığı ve hoşuna giden şeyler, defalarca dile getirildiğinde bunun keyfini yaşayacaksın ama ufak bir eleştiride, küçük bir hatırlatmada rahatsız olacaksın…

Daha geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizde kibir olmaz. Hatalarımızı söyleyin ki bilelim.” demedi mi?

Ülkenin başındaki yöneticisi gelebilecek eleştirilere bu kadar açıkken belediye başkanlarının ve adaylarının tavırlarına ne denir?