Rahmetli annem “Melekler yere iner” derdi mübarek gün ve gecelerde.
Bu yazıyı okuduğunuz için teşekkür ederiz, abone olmayı unutmayın!/ Thank you for reading this post, don't forget to subscribe!
“Ne muradın varsa kabul olur, sema kapıları açık olur” derdi.
Teknolojinin bilinmediği yıllardı.
Şehri efsunkâr bir hava kaplardı adeta.
Oyunlu kahvehaneler, kandil gecelerinde açılmazdı.
Halen bu geleneğe uyan birçok kahvehane var.
Adı kıraathane, kahvehane diye anılan birçok mekânda gazelhanlar olurdu.
İlahiler, gazeller, salavatlar yankılanırdı, yanık sesle yankı yankı yayılan.
Bazı sokaklarda, bazı evlerden zikir seslerinin ritmiyle rüzgar bir başka eser, kar bir başka yağardı.
Yağmur bir başka düşerdi toprağa.
Hiçbir varlık diğer bir varlığı incitmemeye itina edercesine.
Komşular helva pişirir birbirlerine halka desenli, çiçek desenli çay tabaklarında pay gönderirlerdi.
Bu gecelerde sokaklar daha tenha daha sessiz daha ıssız olurdu.
Ak leçeği başında annemin nur yüzü kandil misali idi.
Sessiz duaları kaç dakika sürerdi bilmiyorum.
Herkes kendi halinde kendi ailesinde idrak ederdi bu geceleri.

Erzurum sokaklarının taş, kerpiç, tuğla evlerinin bahçelerinde yuva yapmış kuşlar sevdalı aşıklar gibi öterlerdi usul usul.
Anlardınız yere sayha sayha rahmet indiğini.
Duyardınız geçmişte ne kadar güzellik varsa o gece sokağınıza mahallenize şehrinize görünmez bir misk kokusu gibi geldiğini.
Sanki görünmez mahir bir hekim sarardı gönüllerin yarasını.
Yaradan’a sevdanın mest eden huzuru kaplardı kalpleri.
Erzurum’da kandil geceleri, kandil gibi yanardı her yerde.
İnsanlar mesuttu.
Mübarektir kandil geceleri.
Allah istifade eden kullarından eylesin hepimizi.
+ There are no comments
Add yours