14 Şubat, Aziz Valentine veya ‘‘Sevgililer Günü’’ne dair herkes kendi penceresinden olumlu veya olumsuz fikirler sunuyor.
Bu yazıyı okuduğunuz için teşekkür ederiz, abone olmayı unutmayın!/ Thank you for reading this post, don't forget to subscribe!
Kimileri Roma imparatorluğunda baharın gelişini kutlayan etkinlik olarak sunuyor. Miladi takvim açısından bu iddia makul görünmüyor. Tüm dini, siyasi, ideolojik kültüre sahip milletlerde bahar etkinlikleri mart ayında kutlanmıştır.
Kimileri dinsiz Roma İmparatorluğu’nda yaşamış Hristiyanların, terör kapsamında oldukları için dinlerini gizleyerek, tüm zorluklara rağmen yaşadıkları dramlardan bir tanesi olan nikahı sembolize eden gün olarak kutlamaktadır.
Hz. İsa ve ona tabi olanlara Roma İmparatorluğu’nda 300 sene terör muamelesi yapılır. Bu insanlar dinlerini yaşayabilmek için nikâh, mehir, salat, oruç gibi ritüelleri gizli icra etmek zorunda kalmış, kadınları çok mecbur kalmadıkça evlerinde oturarak tesettüre riayet etmeye çalışmıştır.
Hristiyanlar 300 yıllık cadı avında âdeta Ashabı Kehf misali saklanarak, dinlerini yaşamaya gayret etmiştir.
Roma İmparatorluğu’nda Nasranilere karşı başlatılan önyargı onları asırlarca zulmün paletleri altında yaşamaya mecbur bıraktı. O devirde Allah adına kurban kesmek, oruç tutmak, namaz kılmak, toplu ibadet etmek, tesettüre riayet etmek, mahremiyet kaidelerine hassasiyet göstermek çok zor olduğu için yakalanan kişiler ağır işkenceye tabi tutulur hatta herkese ibret olması için ya çarmıha gerilir veya diri diri yakılırdı. Roma devletinde kral Konstantin tahtta oturduktan sonra Hristiyanlık dinini resmi olarak kabul eder. MS 320 yılından itibaren Hristiyanlar dinlerini Roma İmparatorluğu’nda aleni yaşamaya başlamıştır.
Roma İmparatorluğu erkeklerin sünnetli olup olmadığını kontrol ettiği için Hristiyanlar Roma beldesinde yaşayanlara sünnet olma mecburiyetini içtihatla kaldırır. Mevcut İncil’de havari Petrus’un bunu kutsal ruhun ilhamatıyla yaptığı belirtilir.
Günümüzde Arakan, Doğu Türkistan bölgesinde Müslimlerin dini hayatını yaşamasına müsaade edilmediği gibi elebaşı olarak nitelenen kişiler idam edilmektedir. Arakan’da Müslim çiftlere gizli dahi olsa nikâh kıyacak imamın, başına gelecek işkenceyi baştan kabul etmesi gerekir.
Kur’an-ı Kerim ışığında Hz. Adem’den (as) Hz. Muhammed’e (sav) kadar yaşanan sürece baktığımızda Allah’ın insanlara taktir ettiği dinin temel prensipleri değişmemiştir.
Mesela bizler ehli kitabın yemeğini yiyebiliriz. Zira Hz. Adem’den (as) günümüze kadar haram ve helâl hayvanlar değişmedi.
Mesela bizler ehli kitabın kadınlarıyla nikâh kıyabiliriz. Bu açıdan Yahudi, Hristiyan, İslâm dinindeki nikâh, Allah’ın takdir etmiş olduğu bir hükümdür.
Hz. Muhammed’den (sav) önceki dönemde ilahi din Hz. İsa’nın havarileri ile Hz. Yahya’nın sabileri tarafından temsil edilirken, dini hayat âdeta “ateşten bir gömlek” olup, elde tutulan kor misali çok zordu.
Hristiyanların dini hayatını ayakta tutmaya çalışan aziz Valentin gizli nikâh kıydığı için terör faaliyetinden ötürü herkesin gözü önünde 14 Şubat 270 yılında diri diri yakılarak, öldürülür.
Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed (sav) ve ashabından önce yaşamış Hz. Musa’ya tabi olan ahbarının dini muhafaza ettiğini haber verir. Hz. İsa ile son gece mucizevi sofraya oturan havarilerin vahye mazhariyetini ve Allah’ın dinine hizmet edeceklerine dair biatını nazara verir.
Hz. Muhammed (sav) bazı sözlerinde havarileri zikrederken meseleyi sadece Hz. İsa (as) döneminde yaşayan havarilere inhisar etmez. Kendisine kadar ilahi dine hizmet eden Nasranileri topluca havari meşrep olarak zikreder.
Aziz Valentine dinin izzeti adına kendi asrının Müslimlerinin nikâhını kıydığı için katledildi. O dinin ihyasına gayret etmişti. Bu fedakar insanlarla dini hizmet Hz. Muhammed (sav) devrine ulaştı.
Yahudi, Hristiyan, Müslim kesimler nikâh, mehir, iddet, talâk, tesettür, mahremiyet, haram ve helâl hayvanlar, kurban vb. dini içerikli konularda aynı kaidelere sahiptir. İlahi ihsandan nasibi olmuş üç dinin temsilcileri bu hususlarda ortak hareket edebilir. Dünyada fuhşun teşvik edildiği gayrı meşru ilişkilere karşı bu üç din nikâhı teşvik eden etkinlikler düzenleyebilir. Bu minvalde Yahudi, Hristiyan, Müslim dünyası birbirini seven insanları herkes kendi mabedinde nikâhını kıyarak, helâl daireye davet edebilir.
Global kültürün tüm değerleri suistimal ettiği dönemde ilahi dinlerden beslenen Yahudi, Hristiyan, Müslim dünyası müşterek konularda ittifak etmezse dinlerini muhafaza ve ihya etmeleri çok zordur. Dini kesimlerin birbirlerine karşı hasmane tavırları bırakıp, geçmişte yaşanan dini savaşlara virgül koyup, hiç olmazsa ortak hususlarda birlikte hareket etmeleri, dini tahrif eden kesimlere karşı en ideal strateji olmalıdır.
Kapitalizm tüm değerlerimizi tatil paketi olarak satarken, bizler basiretsiz halimizle birbirimize çelme takmaya devam ediyoruz.
İlahi dinler nikâhına sahip çıkmazsa çocuklarımız onu “Sevgililer Günü” olarak satın almakta gecikmeyecek!
+ There are no comments
Add yours