Bir önceki yazımızda ‘‘Sağlıklı Düşünmenin Önündeki Engeller’’den biri olan benmerkezciliği ele almıştık. Bu yazımızda ise bir başka engel olan ‘‘Topluma Her Konuda Uyum Sağlama Kaygısı’’nı irdeleyeceğiz.
Bu yazıyı okuduğunuz için teşekkür ederiz, abone olmayı unutmayın!/ Thank you for reading this post, don't forget to subscribe!
Her insan içgüdüsel olarak bir topluluk içinde yaşamak ister. Ve bu ‘‘isteme’’ birbirlerinin ihtiyaçlarını giderme odaklıdır. Söz konusu ihtiyaçlar (beslenme, barınma ve güvenlik vs.) somut olabileceği gibi; sevilme, sayılma, değer görme ve gelişme gibi soyut da olabilir.
Dolayısıyla toplumsal uyum, yaşamın devam ettirilmesi için vazgeçilmezdir.
Dahası, düşünmeyi mümkün kılan dil, toplumsal yaşamda ortaya çıkar. Diğer insanlardan kavramları ve yargıları işitmeden, onların anlamlarını düşünemeyiz. Bunların hepsi gösterir ki, birey her ne kadar kendi inanç ve davranışlarıyla yaşıyor olsa da, uyum sağlayarak toplumun bir parçası olmak durumundadır.
Uyum sağlamak ise duygusal birliktelik, yani topluluğun düşünce ve davranışlarının birey tarafından benimsenmesi sonucunu doğurur. Bireyler topluma uyum sağlayarak değerleri, inançları, kuralları ve davranışları öğrenirler. Toplumsal roller de uyum sayesinde benimsenir.
Sağlıklı düşünmenin önündeki engellerden biri, toplumsal yaşamın getirdiği uyum kaygısının düşünmenin doğruluğunu belirlemesine izin vermektir. Toplumdaki diğer insanların inanç ve davranışlarının düşüncesini ve davranışlarını yönlendirmesini itirazsız kabul eden biri, daha çabuk ve kesin kabul görür.
İçinde bulunduğu topluluktaki yaygın inançları eleştirmeden kabul ettiği için aslında içeriğini de tam olarak bilmeyen bu birey, toplumsal kabul görme hissini doğruluğun yerine geçirmiştir. Bu düşünme tarzında, düşünmenin hedefi doğruluk değil içinde yaşanılan toplumla uyum sağlamaktır. Bu yüzden tartışmadan kaçınılır, inançlardaki bulanıklık ve belirsizlik görmezden gelinir.
Toplumsal uyum, kimi zaman mahalledeki insanlarla, kimi zaman bir takımın taraftarları arasında, kimi zaman bir dernek çevresinde, kimi zaman bir siyasi parti içinde, kimi zaman bir şehir veya ülke sınırlarında aranır.
Uyumu, topyekûn bir inanç ve davranış birliğinden ziyade, uyuma dâhil olan insanların arasında belli başlı semboller sağlar. Slogan gibi sözlü sembollerin yanında bir logo veya bayrak gibi görsel semboller de uyumu sağlamak için işlev görür.
Önemli olan, bu sembollerin değerinin sorgulanmadan kabul edilmesidir. Eğer bir şekilde bunlar sorgulanacak olursa, sorgulayanın inançları veya davranışları inkâr ettiği düşünüleceği için, uyum gösterenler topluluğun görüşlerini katı bir şekilde onaylar ve her fırsatta desteklerler.
İçinde bulunulan topluluğun inanç ve davranışları her zaman haklı, her zaman doğru ve iyi olmaz, olamaz. Birey bir başka yerde veya başka zamanda doğmuş olsa onlar gibi yaşayacağını düşünmeden, kendi içinde bulunduğu topluluğun değerlerini sorgulamayı reddeder.
İşte bu sayede daha doğru ve sağlam bir inanca sahip olduğunu düşünse de, aslında değerlerinin içini doldurmadığının farkında değildir. Bu yüzden kendi topluluğu dışındakilerin inanç ve davranışlarına düşmanlık geliştirmek normalleşir.
Toplumsal uyum çabası sayesinde, aslında hiçbir karşıtlığın doğmayacağı toplulukların arasında bile kavgalar, anlaşmazlıklar, savaşlar doğar. Aynı dine inanan ama farklı dili konuşan insanların arasında doğan çatışmalar buna bir örnektir.
Kendi düşünme süreçlerine egemen olan birey, hatalarını ve eksiklerini görür; düzeltilmesi gereken inançlarını düzeltir. Toplumdan edindiği inançları mantık ve kanıt temellerine dayanarak çözümlemesi, gerektiğinde sorgulaması, inanmak istiyorsa inanması ve kabullenmek istediğinde kabullenmesi bilinçli bir süreç olmalıdır.
Aksi halde, kültürel ve geleneksel ön yargıların ötesine geçilemediği gibi, topluluğun dayattığı kural ve kısıtlamalara körü körüne bağlanılır. Toplumsal uyumdan tümüyle kendimizi sıyırmak mümkün değildir. Ancak bu eğilimin farkında olmak, neyin göreceli, neyin evrensel doğru olduğu bilincini doğurur.
Sağlıklı düşünme, kişinin kendi inançları, değerleri ve davranışları üzerinde denetim ve kontrole sahip olduğu düşünme sistemidir.
+ There are no comments
Add yours