Günlük olayları sonsuzluk çizgisinde yorumlayıp okuyucuya ulaştırma aracıdır gazete…
Bu yazıyı okuduğunuz için teşekkür ederiz, abone olmayı unutmayın!/ Thank you for reading this post, don't forget to subscribe!
Bu olayları yorumlama, bir tek çizgide toplayıp özetleme, ruhlara ebet ve edep mührünü vurana da gazeteci denir.
Köşe yazarı, olayların akışında kalemiyle beraber boğulan değil, hadiselerin en anlaşılmaz noktasının bir kenarında tutup okuyucusunu aydınlığa doğru ve hakikat bilgisine ulaştırandır.
Acıklı olayları tablolaştırarak insanları ümitsizliğe düşürmek, iğrenç sahneleri gözler önüne sermek yahut şehevi hisleri kamçılamak gazetecilik sayılmadığı gibi gazete, manasız ve gereksiz konuları doldurma yeri değildir.
Topluma doğruluğu aksettiren birer aynadır gazete ve gazeteci. Dikkat edin, böylesi gazetecinin gazetesinde kafa fotoğrafları, belden aşağı fotoğraflardan daha fazladır.
O halde haber nedir?
“Bazıları, bazı şeylerin bazı yerlerde yayınlanmasını istemez. İşte o şeylere haber diyoruz.”
Gazeteler milli bünyenin ve toplumun soluk borusu görevindedir. Vicdan denilen mekanizma, gazetecinin sığınacağı tek kaledir. Bu kale terk edildiği vakit, insanlığa vereceği hiçbir şey yoktur. Yalandan ve iftiradan hatta zehirden başka…
Gazeteci, toplum ruhunu tamir eden mimardır esasında. Her olayın püf noktasını yakalayan ve kehanet düşüncesinden uzak bir mimar…
Gazeteci, şartlı bakışından ve önyargısından uzak durmalıdır. Tarafsız olmalıdır. Sadece doğru bilginin ve hukukun taraftarıdır.
Önyargıları ile olayları analiz etmeye kalkışan bir gazeteci, kör bir kuyuya düşmüş gözü bağlı bir beygirden farksızdır.
Gazeteci asla ve asla yalaka, onursuz, haysiyetsiz, aç ve korkak değildir ve olmamalıdır. Hele haysiyet celladı olmamalıdır.
Elbette gazeteci şüphecidir. Mesleği gereği şüpheci olmak zorundadır.
Durmadan soru sormalı ve olayları araştırmalıdır.
Elde ettiği bilgi ve belgeleri teyit etmekle mükelleftir.
Bu kadar hassas davranırken de haberle yorumu ayırmalıdır.
Gazeteci, çok iyi bir aşçıdır aynı zamanda. Yaptığı her haberin kıvamını bilir. Asla ham haberi yayınlamaz.
Yayınladığı her haberin arkasında durur.
Hata yaptığında en iyi şekilde özür dilemesini de bilir.
Mesleğini kullanarak asla tetikçilik yapmaz.
Nefret tohumları ekmez.
Tarafgirlikle iç hesaplaşmaya girişmez. Bunu ahlaksızlık ve vicdansızlık olarak benimser.
Gazetecilik, olaylardan ibret dersi çıkarmanın en güzide yolu olmakla birlikte, bitmeyen bir enerji ve kesintisiz bir aksiyondur. Öylesine bir aksiyon ki, hadiseler okyanusunda batmadan toplumu kurtarmak için gönül gemisine kalemini direk, sayfasını da yelken yapmaktır.
Unutulmamalıdır ki, olaylar gazetenin gergef ipleridir. Onu maharetli eller sayfalara öyle güzel örer ki topluma çıkış yolu olur.
Hep çıkmaz sokak türkülerini söyleyen bir gazetecilik anlayışı, ümitsizlik soluklayan ve nefret şırıngasıyla ruhları felç etmeye çalışan gazetecinin düşüncesi, dili bir yılan dili ve kalemi bir akrep iğnesi kadar tehlikeli ve zehirlidir.
Allah, bu güzide toplumu, bu aziz milleti ve bu güzel vatanı dili yılandili ve kalemi akrep iğnesi olan gazete ve gazetecilerin şerrinden ve zehrinden korusun!
**
* Haber özgürlüğünün hiçbir pahaya değişilmediği,
* Kişisel ikbal beklentilerinin, insanlık onurunun üstünde tutulmadığı,
* Hiçbir gazetecinin hiçbir durumda makam ve mevki için takla atmadığı,
* Hiçbir gazetecinin, hiçbir durumda yalakalık yapmadığı,
* Gerçeği ortaya çıkarmanın hiçbir şeye değişilmediği,
* İntihal, gerçeklerin çarpıtılması, hakaret, iftira, karalama ve asılsız suçlamalara asla tevessül edilmediği, müstakbel ama bir o kadar da ütopik bir mazideki tüm gazetecilerin;
’10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ’ kutlu olsun.
+ There are no comments
Add yours