Şehirde kısa yolculuklar – 1

Estimated read time 3 min read
Yazıyı paylaş

Hava kış aylarından aralık olmasına rağmen yumuşak, yerlerde karlar erimeye yüz tutmuş.

Bu yazıyı okuduğunuz için teşekkür ederiz, abone olmayı unutmayın!/ Thank you for reading this post, don't forget to subscribe!

Karlar ancak kaldırım kenarlarında yada insan ayağının, otomobil lastiğinin değmediği yerlerde kalabilmiş.

Şehrin merkezinde kısa bir yolculuğa çıkmıştı.

Kaldırımda yürürken yanından yöresinden geçen yada duran bütün otomobillerin az yada çok iş, kurum ve çamura bulanık görüntüsü dikkatini çekmişti..

Asfalt yolda asfaltın renginde bunca kir nasıl birikmişti. Bütün suç araba egzozlarından çıkan dumanın mıydı?

Köşede bucakta bacalarından koyu gri, siyah duman püskürten bacaların bunda bir payı elbette vardı. Yürürken etrafına bakıyor,  yüksek apartmanların arasından kıble yönünden karlı Palandöken Dağı’nın billur kadar parıltılı zirvelerini adeta gözleriyle içiyordu.

Dağın, kar gibi tertemiz, kar gibi bembeyaz görüntüsüne uzakta hayalini gördüğü sevgili gibi bakıyordu. Yakın zamanda mahallesinde var olan birkaç yıkıntı, harabe, metruk tek katlı evlerinde yıkılarak altışar, sekizer, onar katlı binalarla doluşmasıyla evinin balkonundan gördüğü dağlardan ancak küçük kırpıntılar kalmıştı.

Sabah güneşinin dağlara vuran şavkını artık çok az görebiliyordu. Yıkılan eski evlerin hala apartman dikilmemiş boş alanları doğal araç parkına dönüşmüştü. Kestirme diye park etmiş kirli, isli araçların arasından geçerken bazı araçların hemen yanında onlarca sigara izmarit öbekleri modern çağın çirkin bir ziyafeti olarak gözüne çarpmıştı.

Demek ki; aracını park eden bazı sürücüler, araçlarındaki küllükleri hemen oracıkta yere boca etmişlerdi. Nasıl olsa izmarit döktükleri yer onların evi yada işyeri değildi. Oysa bu alanlar bütün kamunun, halkın yeriydi ve insanın kendi evini, iş yerini kirletmesinden daha fazla önemliydi.

Kul hakkı.

Bir gün aracını yayaların geçtiği yola park eden araçlara sesli olarak kendi kendine “kul hakkı“ diye sitem ederken tesadüf orada aracını park etmiş bir şoför bu sitemi duymuş; “Buraya gelene kadar daha ne kul hakları var“ diye kendisine bozuk atmıştı.

Demek ki kul hakkının büyüğü ve küçüğü de vardı ve bu küçük bir kul hakkı sayılıyor yada hiç kul hakkı sayılmıyordu, diye düşündü kendi kendine.

Nizamettin Korucu

1962 yılında Erzurum'da dünyaya geldi. Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesinden mezun oldu. Çeşitli gazete ve dergilerde yazıları ile şiirleri yayınlandı. Radyo programları da yapan Korucu, 1995 yılından bu yana sahaflık ve kitapçılık işiyle uğraşıyor.

Bu yazıları beğenebilirsin..

+ There are no comments

Add yours