Sene 1994 olmalı.
Bu yazıyı okuduğunuz için teşekkür ederiz, abone olmayı unutmayın!/ Thank you for reading this post, don't forget to subscribe!
Hep böyle başlar hatıralar.
İşte günlerden bir gündü.
Şehir Erzurum, yer Abdurrahman Gazi Türbesi idi.
O zamanlar Dünya’da, bizde daha gençtik.
Aşağıda düz ovada henüz binbir çiçek yerine beton binalar yapılmamıştı.
Şehrin 57 mahallesi hala yaşıyordu.
Şehrin üzerine bulutların çiğ damlaları konuyordu.
Konacak çokça ağaç vardı zira.
Hem de ne ağaçlar.
Akasyalar, leylaklar, çınarlar, gül ağaçları vardı.
Söğüt ve kavak ağaçlarını saymaya gerek var mı?
Onlar şehrin yerlisiydi zaten.
Çokça kuş yuvası vardı kavaklarda.
Oldum olası bütün kuş seslerini sevmiştim ben.
Kargayı da ayırmadan.
Şehrin üzerinde geniş ve uzun kanatlı kartallar uçardı süzüle süzüle.
Sığırcıklar, serçeler, kırlangıçlar uçardı.
Güvercin yumurtaları güvende, Huma kuşu yükseklerden uçardı.
Şehrin amblemi çift başlı kartal, kızların oyunu çift beyaz güvercindi.
İşte o zamanlar bende gençtim, şehir koca bir bilge.
İşte o zamanlar ruhumda, yüreğimde mavi renk giyinirdi.
Umutlarımız taptaze, sevgilerimiz göze suları kadar saf ve berraktı.
(Fotoğraf: Nihat Kılıçoğulları)
+ There are no comments
Add yours